EVLENMELER :
Eskiden Seydiler bölgesinde evlenmeler 14-15 yaşlarında başlar ve görücü usülü olurdu. Gelin olacak kız damadı,damat kızı hak dönüşüne kadar biribirlerini göremezlerdi. (HAK:Gelinin evinden alınıp damat evine götürülme merasimi)
Günümüzde evlenme yaşı 20 ve 20’nin üzerine çıkmıştır.Görücü usulü evlenmeler yapılsa da evlenen gençlere de söz hakkı verilmekte ve biribirlerini görebilmektedirler.Evlenecek gencin ailesi beğendikleri evlilik çağına gelmiş kızın ailesi ile tanışmıyorlarsa eş dost ve akrabalar vasıtasıyla bağlantı kurar,basen misafirlik bahanesiyle evlerine gidilerek kızı daha yakından görme fırsatı bulurlar.Tanıdıkları bir ailenin kızı ise,aile ile iletişim kurmak daha kolay olur. Kızın ailesine konu açılır veya bir dost bu iş için görevlendirilir.Bu kişiye DÜNÜR BAŞI denir. Olumlu yanıt alınırsa belirlenen bir günde kız görme ve söz almaya gidilir.
KIZ GÖRME:
Önceden belirlenen bir günde evlenecek erkek tarafının yakın akraba,eş,dost ve komşularından bir grup kadın (10-15 kişi) kızın evine gider.Beraberlerinde kız için alınan bazı hediyeler bir bohça içinde götürülür.Yemek yenip çay,kahve içildikten sonra gelin olacak kız misafirlerin yanına getirilir.Başına oyalı yazma örtülerek misafirlerin eli öptürülür. Gelen misafirler kızı daha yakından görme imkanı bulur.Kız görme olayı genellikle pazartesi ve Perşembe günleri yapılır.
SÖZ ALMA :
Evlenecek erkek tarafının eş,dost,hısım ve akrabalarından oluşan 10-15 kişilik bir grup önceden belirlenen bir günde(Genellikle cuma günleri) kızın evine giderler. Yemek yenip çay-kahve içildikten sonra erkek tarafından bir kişi (Genellikle yaşlı,bilgili,tecrübeli)dünürlük yapar ve şöyle der :
“Allahın emri, Peygamber Efendimizin sünnet-i seniyesi ve İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerinin içtihadı ile kızınız ……………………….hanımı, ……………………..oğlu ……………………………..için münasip gördük.Siz ne dersiniz”
diye kızın tarafına sorulur.Kız tarafından bir kişi (Kız babasının vekili)
“Allah kısmet ettiyse ne diyelim. Bizce de uygundur.”
der. Bunun üzerine orada bulunan bir kişi tarafından (Genellikle imamlar) ,kurulacak ailenin hayırlı olması ve mutlulukları için Kur’an okunarak dua edilir ve şerbet günü kararlaştırılır.
ŞERBET İÇME :
Seydiler bölgesinde genellikle cuma ve cumartesi günleri şerbet içilir. Kız ve erkek tarafı şerbet gününü ve yerini kendi yakın çevresine ve komşularına duyurur. Aynı gün eş ,dost,hısım,akraba ve komşular belirlenen yerde toplanır.Genellikle camilerde öğle namazından sonra imam tarafından Kur’an okunur,dua yapılır.Cami cemaati bu duaya amin diyerek katılır.Kurulacak yuvanın ağız tadıyla yürümesi düşüncesiyle cami çıkışı cemaate şeker veya çikolata ikram edilir.Şerbet olayında esas olan,kız ile erkeğin biribirleriyle nişanlandığının ilanıdır.Şerbet günü erkek tarafından kız için hazırlanan ve içinde altın,bilezik,giyecek gibi hediyeler bulunan valiz ile kız tarafının yakınlarına verilmek için çay ve şekerden oluşan hediye paketleri kız tarafına gönderilir.
EL ÖPTÜRME :
Şerbet gününden 2-3 gün sonra damat babası,annesi ve yakınları belirlenen günün akşamı kız tarafına misafirliği gider.Akşam yemeğinden sonra gelin adayı kız,gelen misafirlerin elini öper.Damadın babası,annesi ve yakınları kıza hediyelerini ( Altın bilezik,kolye,saat,küpe ve giyim eşyası)takar.Bu olaya EL ÖPTÜRME denir.
Düğün olana kadar geçen sürede dini bayram ya da bayramlar olursa damat evinden kız evine hediyeler ile Kurban bayramında kurbanlık koyun götürülerek ananeler (gelenek-görenek) yerine getirilir.Akrabalık ilişkileri pekiştirilir.
NİSAN GÖRME :
Daha önce kararlaştırılan bir günde damat tarafı ve yakınları ile gelin adayı kız ve yakınları düğün ihtiyaçları olan giyim,ziynet eşyası,ev eşyası vb.eşyaları almak için bir araya gelerek il yada ilçe merkezine alış-veriş yapmaya giderler.Bütün ihtiyaçlarla beraber beraberlerinde gelen akrabalara da değişik giyim eşyaları hediye olarak alınır ve eşyalar damat evine götürülür.Bu olaya NİSAN GÖRME denir.
NİŞAN GÖNDERME :
Alınan eşyalar damadın ailesi ve yakınlarından oluşan bir grup bayan tarafından kız tarafına götürülür. Beraberlerinde götürülen çörek ve helva,nişan için toplanan kadınlar ile komşulara verilmek üzere dua ile kesilir ve dağıtılır.Eşyalar,gelenlere teşhir edilir.(Gösterilir) Eşyaların önceden götürülmesi,gelinin ve ailesinin düğün için yapılması gereken hazırlıklara bir an önce başlanması içindir.(Yatak,yorgan,perde,döşeme,oya vb.yapımı için.) Nişan götürenler ile kız tarafının kadınları kendi aralarında eğlenceler düzenlerler. Bu olayın tamamına NİŞAN GÖNDERME denir.
URBA GÖRME :
Düğünden yaklaşık bir hafta önce son olarak ihtiyaç hissedilen eşyaların tespiti yapılır.Noksan ihtiyaçlar il veya ilçe merkezinde yapılacak alış verişle giderilir.Bu alınan eşyalarla birlikte damat tarafının hazırlamış olduğu eşyaların tamamı kız tarafına gönderilir.Buna URBA GÖRME VE GÖNDERME denir.
ÇEYİZ ALMA :
Düğünden bir iki gün önce damat tarafı kendi hazırladıkrı çeyizleri kız tarafına akrabalarıyla beraber götürür.Kız tarafı, daha önceden hazırladığı çeyizleri (Bir iki gün önveden kız tarafının komşu hanımları kızın evinde toplanarak kızın hazırladığı çeyizleri düzenler ve toparlarlar. Düzenli şekilde bir sandığa yerleştirirler.Buna çeyiz basma denir.) damat tarafından gelen çeyizle beraber kendilerinin hazırladığı çeyizler dualarla arabaya yüklenerek damat evine gönderilir.Günümüzde ise eşyalar kız tarafına gönderilmeyerek,kız tarafından gelen bayanlarla birlikte kız tarafının hazırladığı eşyalar da dahil gelin odası düzenlenir.Çeyiz asılır.
KÖYDE DÜĞÜN :
Köy düğünleri pazartesi günleri başlar ve eski geleneklere göre yapılır. Düğün sahibi,düğün davullu ise davul-zurna ekibi ile,davulsuz ise birer düğün böreği ile köy veya mahallesini kapı kapı dolaşarak komşuların düğüne davet eder.Düğün evinde,gelen misafirlere ikram için ahçılara yemek ,börekçilere börek yaptırılır. Düğün yemekleri genellikle mercimek çorbası, kuru bamya,etli pirinç pilavı,börek ve baklava ya da tulumba tatlısı,salata ve komposta şeklindedir.
Düğün sahibi tarafından salı günü akşamı komşularına ziyafet verilir.
Çarşamba günü çevreden gelen misafirlere yemek ikram edilir. Bazı düğün sahipleri aynı günün öğle namazına müteakip mevlüt okutur.Mevlütlü düğünler içkisizdir.Davullu düğünlerde gündüz gelen misafirlere öğle yemeği verilir.Akşam gelen misafirlere ise yemekle birlikte içki ikram edilir. Aynı günün akşamı kız köylüsü düğüne gelirse,düğün sahibi tarafından kendilerine yemekle birlikte içki ikram edilir ve karalaştırılan sayıda koyun verilir. Genellikle kız tarafından gelen misafirler o köyün gençleridir.Şayet kız köylü düğüne gelmeyecekse,damat tarafından o köyün muhtarlığı adına tesbit edilen miktar kadar para verilir.Buna KÖYLÜ PARASI denir. Kızın erkek kardeşleri ve birinci derece yakın akrabaları Çarşamba akşamı düğüne gelir.Beraberlerinde damadın düğünde giyeceği elbiseler bir bohça içinde getirilir. Bohça damat tarafından birine verilir. Bohçayı teslim alan kişi verene bahşiş verir.Bu bohçaya DAMAT BOHÇASI denir.Gelen bu misafirlere istekleri doğrultusun da ikramda bulunulur ve bunlara birkaç koyun verilir. Koyunları getirene alanlar tarafından bahşiş verilir.Yemekler yenir, içkiler içilir, davul-zurna eşliğinde eğlenilir ve gecenin ilerleyen saatlerinde köylerine uğurlanır.Davullu düğünlerde gelen misafirlerin tamamı davul-zurna ile karşılanır.Karşılamada, gelen misafirler tarafından davul-zurna ekibine bahşiş verilmek için paralar yere atılır.Köçeklerde ellerinde ziller takılı olarak davul-zurna eşliğinde hem oynar hem de ağızlarıyla paraları yerden alır.Gelen misafirlerin tamamı aynı şekilde davul zurna eşliğinde uğurlanır.
Çarşamba günü damat evine yemeğe giden komşular ve misafirler beraberlerinde düğün hediyesi getirirler.Akşam düğüne gelip de gecenin geç saatlerine kadar eğlenen kişilere ZAMAHÇI denir.
KINA GECESİ:
Genellikle evlenecek kızın evinde yapılır.Son zamanlarda düğün salonlarında da yapılmaktadır. Çarşamba günü akşamı kız evinde bütün akraba ve komşu kadınların toplanması ile kına başlar. Kınada sesi güzel olan kadınlar ve genç kızlar şarkı ve türküler söyleyerek,çalgılar eşliğinde oyunlar oynayarak eğlenirler.Biraz eğlendikten sonra tepsilerle damat evinden gelen çörek,helva ve çerez dağıtılır.Eğlenmeye devam edilir. Eğlencenin ardından gelin olacak kıza kına yakmaya geçilir.Geline yakılacak kına çeyiz alma günü sabun,gelinin başına takılacak al duvak ve ellerine sarılacak al (kırmızı) bezle beraber damak evi tarafından gönderilir.Gelin olacak kıza kına gecesi için hazırlanan elbise giydirilir. Abdest aldırılır.Kız arkadaşları ve kına yakacak kişi beraberce tekbir getirerek kızı toplanan kalabalığın ortasına oturturlar.Köyün yaşlı kadınlarından birisi ilahi ve çeşitli maniler söyleyerek kızın eline kınayı koyar.Kızın annesi veya kayınvalidesi kızın avucundaki kınanın içine bahşiş olarak altın koyar. Akrabaları da madeni para koyarlar. Kına yakılan eller kırmızı bezlerle bağlanır ve şu kına türküleri söylenir.
KINA TÜRKÜLERİ :
Hani bu kızın anası,
Elinde mumlar yanası.
Daha çok murat göresi,
A kızım kınan al olsun,
Vardığın evler şen olsun.
Kız baban pazara vardı mı?
Alını yeşilini aldı mı?
Kızım kınan al olsun,
Vardığın evler şen olsun.
…………………………………..
KINADA SÖYLENEN İLAHİLER :
Beni kundaklara sardın, Bana baktın nazlı nazlı,
Geceni gündüz eğledin Hem büyüttün gayet hızlı,
Ne tatlı ninni söylerdin, Senden olsun Allah razı,
Canım annem güzel annem. Cennet hatunu ol annem.
Helal eyle helal eyle, Helal eyle helal eyle,
Annem hakkın helal eyle. Annem hakkın helal eyle.
Başucuma gelenim sen,
Göz yaşımı silenim sen,
Dertlerime devasın sen,
Canım annem güzel annem.
Helal eyle helal eyle,
Annem hakkın helal eyle.
…………………………………….
Altın tas içinde annem kınam ezilir,
Gümüş tarak ile annem saçım çözülür.
Çeyizlerim birer birer hepsi dürülür.
Ağlama diyorlar annem nasıl durayım,
Ellerin kahrını annem nasıl çekeyim.
Bir elbise diktim annem uzun dediler,
Bir yemek pişirdim annem tuzlu dediler,
Evleri süpürdüm annem tozlu dediler.
Ağlama diyorlar annem nasıl durayım,
Ellerin kahrını annem nasıl çekeyim.
Babama mektup yazdım,cevabı gelmez,
Kardeşlerim küçük annem,halimi bilmez.
Gurbet elde kimsesizim hiç yüzüm gülmez.
Ağlama diyorlar annem nasıl durayım,
Ellerin kahrını annem nasıl çekeyim.
…………………………………………………….
Annem diyerek yanar yüreğim,
Burnumda tütüyor karanfil çiçeğim.
Ayrıldım annemden ben nasıl güleyim,
Gurbetin yolu uzak ben nasıl gideyim.
Küçücüktüm annem ayrıldım senden,
Ana,baba,kardeş güzel cennetten,
Garibim annem ne gelir elden,
Bağrına basarak ayrıldım senden.
Niye ayrıldık ki biz,ne gerek var,
Ayrıldığımdan beri dünyam karardı.
Dokunduğum her şey güneşin ardı,
Elinden öperek ayrıldım senden.
Sorarlarsa eğer yavrum var deme,
Utanıyorsan madem yanıma gelme,
Acımı kalbime gömerim bende,
Çok dertsiz,kedersiz yaşa sen anne.
Hasretinden oldum deli divane,
Derdimi anlattım güle bülbüle,
Onlar anladı da sen anlamadın,
Ah o hainler aldılar seni benden.
…………………………………………….
Gelinin başına koyarlar tacı,
Semada melekler ona duacı,
İnşaallah sonunda olursun hacı.
Çür gelin olmuşsun elhamdülillah,
Murada ermişsin eşşükrülillah.
Gelinin belinde gayret kuşağı,
Nura gark olmuştur evi uşağı,
Kudretten yakarlar ona ışığı.
Çür gelin olmuşsun elhamdülillah,
Murada ermişsin eşşükrülillah.
Gelinin kolunda nurdan bilezik,
Takın parmağına,mücevher yüzük,
Kıymetin bilmeyen geline yazık.
Çür gelin olmuşsun elhamdülillah,
Murada ermişsin eşşükrülillah.
Aylar yıllar saymasaydım, Beşiğe koydum salladım,
Ah bağrıma taş basaydım, Kanadım ile kolladım,
Et tırnaktan ayrılır mı? Kollarımdan ayırmazken,
Keşke anne olmasaydım. Yad ellere mi yolladım.
Duvak duvak tel mi oldun, Kurumuş dal eğilir mi,
Nefesimde yel mi oldun, Azgın yara deşilir mi,
Sen annenin kuzusuydun, Evlat acısını kardaş,
Şimdi bana el mi oldun. Anne olmayan bilir mi?
……………………………………
Annem sedasından çok uzak kaldım,
Yavrum diyen annelere bakar ağlardım,
Yavrum diyecek anne ben de arardım,
Başkasının annesine anne mi denir.
Saçlarımı tararken ah yavrum derdin, Gözlerinden inci gibi yaşlar dökerdin, Mevlam ayırmasın diye dua ederdin, Şimdi ise uzaklarda kaldım bir yetim. Bak anneciğim dışarıda kavak esiyor, Dışarısı çok soğuk yavrun üşüyor, Kendisine sığınacak kucak arıyor, Açmaz mısın kucağını ben gelem annem. Sen yavrum deyince gülerdi yüzüm, Şu küçücük kalbime doldurdun hüzün, Anneciğim seni görmek isterdim, Rüyalarıma gir göreyim annem. Ölüm haberini alınca pek üzüldüm, Teselli verenlere hiç aldırmadım, Yandıysam anneciğim aşkından yandım, Hasretinden yaktın yavrunu annem. ………………………………………………………. Kına türkülerinden sonra kınayı yakan kadın tarafından gelin olacak kız için Kendi ailesi ve damat tarafı ile komşularından gelen hediyeler yüksek sesle : –Kız babasının bir altını var, –Kız babasının bir bileziği var, –Kayın pederin bir zinciri var, –Kayın validenin bir bileziği var, –Komşularından……..hanımın bir kolyesi var, –Arkadaşı ……..’den bir miktar para var, -Allah bereket versin diye yüksek sesle orada bulunanlara duyurulur. Hediyelerin açıklanmasından sonra eğlenceğe devam edilir.Kınaya kalan kız arkadaşları tarafından gelin adayı oyuna kaldırılır.Eğlence sonunda kına merasimi sona erer.Düğün sahipleri kınaya gelenleri ertesi gün yapılacak gelin alma (Hak)törenine davet ederler.
GELİN ALMA :
Perşembe günü sabahleyin haka gidecek hısım,akraba,eş-dost ve komşular düğün evinde toplanır. Toplananlara Düğün yemeği verilir. Hazırlanan otomobil,minibüs veya otobüslere düğüne gelen misafirler bindirilir.Arabaların kapı kollarına veya aynalarına damat evi tarafından kırmızı kurdela , kırmızı saten veya havlu bağlanır.Süslenen gelin arabası eşliğinde konvoy halinde belirlenen saatte yola çıkılır.Kız evinin önüne klaksonlar çalınarak gelinir.Hakçı,arabalarından inerek bir odada toplanır. Damadın annesi toplanılan yerde altına bir yastık konularak topluluğun ortasına oturtulur.Kayın validenin (Damat annesi) önünde bir çuval hak ketesi ve börek çantası bulunur.Kayın valide hiç konuşmaz.Kız annesi, dünürü olan damadın annesine hediye olarak bir elbiselik kumaş verir. Karşılığında kendisine de bir bahşiş verilir.Gelinin hazırlanması tamamlanıncaya kadar haka gelen hakçı ile kız köylü bayanlar arasında çerez ve hak ketesi temiz bir bez ya da mendillere bağlanarak tanıdıkları kişilere yakınındakilere elden,uzaktakilere de atmak suretiyle ulaştırılır. Gelin giydirilmiş, başında al duvağı ile hakçının ortasına kayın validisiyle beraber diz dize oturtulur.(Birbirlerine iyi ısınsınlar diye) Kayın valide gelinin yüzünü açar.Kız evinin hazırladığı “OK” denilen süslenmiş çubuk ,varsa görümcenin omuzuna takılır. Bu arada süslü çubuğu kim takarsa görümce ona bahşiş verir.
“Bahçelerde börülce,
Oynar gelin görümce,
Oynasınlar bakalım,
Bir araya gelince” türküsü ile gelin görümce oynatılır.Kız evi hazırlıklarını tamamlayınca,gelini almak için Kayın peder(Damadın babası)çağırılır.Kayın peder ve kız babası gelini iki kolundan tutarak arabaya bindirmek için dışarıya çıkarmak isterler.Kız yakını olan gençler kapıyı kilitler.Damat babası kapıyı kilitleyen gençlere bahşiş verir,kapı açılır. Bu paraya “Kapı Kilitleme Parası “denir.Gelin dışarı çıkarılır ve yapılan dua dan sonra gelin arabasına bindirilir. Haka gelenlerde arabalarına biner ve konvoy halinde yola çıkılır.Yolculuk sırasında gelin arabasının önü ip tutularak kesilebilir.Böyle du-
rumlarda ip tutanlara bahşiş verilir.Gelin getirilirken yol uzatılarak mümkün olduğu kadar gezilir,uygun bir yerde mola verilerek dinlenilir.Bu dinlenme sırasında düğün evi tarafından hakçılara düğün böreği ile çeşitli yiyecekler dağıtılır.Dinlenme süresi sonunda tekrar hak konvoyu yola çıkar.Damat evine klaksonlar çalınarak gelinir.Bu arada evde bekleyen damada gelinin geldiği birileri tarafından müjdelenir.Müjde veren kişiye damat tarafından bahşiş verilir. Gelini arabadan kayın peder ve damat indirir.Bu arada inmelik olarak kayın peder geline bir şey bağışlayacağını vadeder. Gelin arabadan inince bir eline Kur’an-ı Kerim ve bir eline de içi su dolu ibrik verilir.Suyu döke döke sağ ayağı ileeve girmesi söylenir. Odaya getirilip yüzü kıbleye doğru,altına koyun postu konularak oturtulur.(Gelinimiz kuzu gibi olsun diye)Ağzına bal veya şerbet verilir.(Gelinle ailede bulunanların aralarının tatlı olması inancıyla)Gelin eve girince haka gidemeyen komşular gelini görmek için gelirler. Akşama kadar gelin oturur. Gelinin eşyaları (Çeyiz) evin içine asılır,sergilenir.
GÜYO KUYMA :
Damat ve arkadaşları ile yakın akraba ve komşular yatsı namazı için camiye giderler. Namazdan sonra ilahiler söyleyerek eve gelinir.Daha önceden dini nikah yapılmamışsa nikah yapılır. Gelin odası önünde toplanılır. Dua edilir. Damat odasına girer.Orada bulunanlar tarafından damadın sırtına elle vurulmaya çalışılır .Bazen de çiğ yumurta atılabilir.Buna Güyo Kuyma denir. gelinir.Daha önceden dini nikah yapılmamışsa nikah yapılır. Gelin odası önünde toplanılır. Dua edilir. Damat odasına girer.Orada bulunanlar tarafından damadın sırtına elle vurulmaya çalışılır .Bazen de çiğ yumurta atılabilir.Buna Güyo Kuyma denir.
SEMET :
Cuma sabahı düğün davullu ise davul zurna eşliğinde damat odasından çıkartılır. Damat davul zurna ekibine bahşiş verir ve başta annesi ve babası olmak üzere orada bulunan büyüklerin ellerinden öper.Düğün davulsuz ise gelinle damat birlikte çıkar,anne ve baba ile evde bulunan büyüklerin ellerinden öperler.Öğleye doğru kız köylü ve komşu köylerin bayanları gelini ve çeyizi görmeye gelirler.Gelenlere düğün yemeği ikram edilir.Gelen kalabalığın arasına gelin oturtulur. Yeni evli bayanlardan bir ikisi geline eşlik eder, gelinin yanına oturur.Daha sonra damat da gelinin yanına gelir,ikisi beraber yan yana oturtulur ya da kol kola girerek misafir bayanlar arasında gezdirilir. Böylece gelen misafirler gelin ve damadı daha yakından görmüş olurlar. Öğleden sonra gelenler dağılır.Kız köylüleri düğün sahibi tarafından köylerine ulaştırılır. Bu olaya “Semet Günü”denir.Böylece pazartesi günü başlayan düğün Cuma akşamı sona erer.Günümüzde Semet olayı ortadan kalkmıştır.
EVİRLİK :
Düğünden 8-10 gün sonra damadın aile efradı,damadı ve gelini,el öptürmek için gelinin evine götürürler. Gelinle damat orada bulunan büyüklerin ellerini öperler.Gelinin annesi ve babası tarafından gelenlere ziyafet çekilir. Gerekiyorsa yatıya kalınır ve tekrar geri dönülür. Bundan yaklaşık bir hafta sonra gelinin anne,baba ve yakınları damat evine giderler.Misafirlere en güzel yemekler ikram edilir,gerekiyorsa yatıya kalınır ve evlerine dönerler.Bu olaya”Evirlik”denir. Evirlik olayı iki ailenin daha iyi tanışmasını ve kaynaşmasını sağlar.
BEŞİK BELEME :
Yeni gelin doğum yaptıktan bir süre sonra yapılır.Kızın anne tarafı yeni doğan bebek için çeşitli giysiler hazırlar,yeni beşik ile doğum yapan kızına hediyeler alır ve bu hediyeler yakın eş ve dostları ile beraber belirlenen günde damat evine götürülür.Damat tarafı da komşularını ve yakın akrabalarını aynı gün davet eder.Misafirlere yemek verilir.Dua ile helvalar kesilir,yenir. Bebeğe dualarla yeni giyecekler giydirilir ve beşiğe yatırılır.Gelenler bebeğe hediyeler bırakır.Bu olaya”Beşik Beleme”denir.
Bu merasime gelenlere dönüşlerinde evlerine götürmek üzere helva verilir.
ÇOCUĞA İSİM KOYMA :
Yeni doğan bebeğe aile meclisinin karalaştırdığı bir isim konur.İsmi çocuğun kulağına söyleyecek erkek kişi abdest alır.Çocuk kucağına verilir.Kıbleye dönülür.Sağ kulağına ezan okunur. Sol kulağına kamet getirilir.Sonra konacak isim üç defa söylenir ve artık çocuğun adı konmuş olur.
EN ÇOK KONAN İSİMLER :
Seydiler bölgesinde en çok Ahmet,Mehmet.Hasan,Hüseyin,Kemal,Cemal,Niyazi vb gibi erkek isimleri ile Ayşe,Fatma, Şerife, Hüsniye,Fadime,İsmet,Zinet,Saniye,Aliye,Hamide gibi daha çok aile büyüklerinin isimleri konulmakta iken günümüzde daha değişik yeni yeni isimler konulmaktadır.
SEYDİLER BÖLGESİNDE SÖYLENEN MANİLER :
Söyleyeni ve yazanı belli olmayan maniler dört mısradan oluşur.Kafiyelidirler.
Bölgede söylenen manilerden bazıları şunlardır.
Başında kara başlık, Entarisi ekleme,
Kalk gidelim gardaşlık, Sıkıca ilikleme,
Sormak ayıp olmasın , Benden sana fayda yok,
Cebinde var mı harçlık. Boş kapıyı bekleme.
Darabada kilim var, Kapı kapıya bakar,
Maşrabada elim var, Ateşin beni yakar,
Güzelliğim yok ama, Gel etme kötülüğü,
Otuz iki dilim var. Adam yüz yüze bakar.
Küre’den aldım bakır,
Yosmam gözlerin çakır,
SEYDİLER’DE NİNNİLER :
Ninniler bir halk türküsüdür.Çocukları uyutmak için düzenlenmiştir.Yörede söylenen ninnilerden bazıları şunlardır.
Dandini dandini dasdana, Dandini dandini dat burda,
Danalar girmiş bostana. Gitme babası yat burda.
Kov bostancı danayı, Yatak döşek çok burda,
Yimesin lahanayı. Uyusun yavrum ninni. . Uyusun da büyüsün ninni. Uyusun da büyüsün ninni.
Evleri dolu kestane, Ninni derim özüne,
Dökülür tane tane. Uykusu gelsin gözüne.
Dünya çocukla dolsa, Melekler hikmet eder,
Benim yavrum bir tane. Benim körpe kuzuma.
Urganı astım urganı, Ninni diye belediğim,
Üstüne serdim yorganı. Al bardak doladığım,
Benim yavrum büyürse, Seni haktan dilediğim,
Babası kesecek kurbanı. Ninni yavrum ninni.
Ninni dedim uyutamadım, Hu yavrum ninni hu,
Oğul deyip büyütemedim. Benim yavrum büyüsün.
Ninni (Ali,Ayşe gibi.)ninni, Uyusun da büyüsün ninni
Ninni yavrum ninni. Büyüsünde yürüsün hu.
Bahçeye kurdum salıncak, Ninni derim yatana dek,
Eline de verdim oyuncak. Ay buluta batana dek.
Uyusana yumurcak, İlk horozlar ötene dek,
Uyusun da büyüsün ninni. Uyusun da büyüsün ninni.
O çakır gözlerine,
Kurban olsun bu fakir.
Manici başı mısın? Evimiz karşı karşı,
Cevahir taşı mısın ? İkimizin bir yaşı,
Sana bir mektup versem, Gel beraber gezelim,
Cebinde taşır mısın ? Zalim babana karşı.
Saçak saçak gezerim, Kayadan iniş mi olur?
Yaş kiremit dizerim. Ham demir gümüş mü olur?
O yar benim olursa, Akşamdan söz verince,
Beş bin altın bozarım. Sabaha dönüş mü olur?
Kale kaleye karşı, Gidiyorum ağlama,
Kalenin ardı çarşı, Karaları bağlama,
Bir tomurcuk gül olsam, Saçlarından bir tel ver,
Açılsam yare karşı. Merhem olsun yarama.
Ramazan ayı boyunca ve bayram sabahı ramazan davulcularının her evi tek tek
dolaşması sırasında söylediği manilerden bazıları şunlardır.
Bekçi geldi duydunuz mu, Şekerim var ezilecek,
Selam verdim aldınız mı, Al yaşmaktan süzülecek,
A devletlü beyefendüm, Bekletme beni ağam,
Bekçi olduğumu bildiniz mi. Çok yerim var gezilecek.
Besmele ile çıktım yola, Ocak başında minder,
Selam verdim sağa sola. Altını üstüne dönder.
Benim ağam iki gözüm, Benim ağam iki gözüm,
Ramazanı şerifiniz hayrola. Bahşişimi gani gönder.
Aşağı köyü geze geldim, Ne uyursun,ne uyursun,
İnci mercan dize geldim. Bu uykuda ne bulursun.
Benim ağam iki gözüm, Al abdesti kıl namazı,
Arzuladım size geldim. Doğru cenneti bulursun.
Allaha ısmarladık sizi,
Duadan unutmayın bizi,
Gelecek sene ramazanda,
Yoklarım ben yine sizi.
SEYDİLER’DE SÖYLENEN BİLMECELER :
Seydiler bölgesinde söylenen bilmecelerden bazıları :
Kan kırmızı,süt beyaz,kadı kovuğundan büyük,fındık kabuğuna sığar.
(Bilmecenin cevabı kendisidir.)
Abdest alır namaz kılmaz,Cemaatten geri kalmaz.(Cenaze)
Yarım kaşık,duvara yapışık.(Kulak)
Altı yayım,üstü yayım,içinde mustafa dayım.(Etli ekmek)
Ahladı aşladım aluca,aluç bitti delice,ne ahlada benzer ne aluca.(Döngel)
Dağa gider açılır,köye gelir büzülür.(Urgan)
Üstü tahta altı taş,sekiz ayak iki baş. (Düven)
Çam çatladı gürgen patladı.Üç ayaklı olup bacadan atladı.(Sacayağı)
Havlamadan ısırır.(Isırgan otu)
Kapı arkasına sac koydum,elalemi aç koydum.(Ramazan ayı)
Zenginin elinde,züğürdün dilinde.(Para)
Uzaktan baktım pek çok,yanına vardım hiç yok.(Sis)
Minareden attım kırılmadı,suya attım kırıldı.(Kağıt)
Küçücük mezar,dünyayı gezer. (Ayakkabı)
İçi bitli,dışı kitli.(İncir)
Bakması güzel,alması üzer.(Gül)
SEYDİLER BÖLGESİNDE SÖYLENEN ATASÖZLERİ :
Her bölgede olduğu gibi Seydiler bölgesininde kendine özgü söylenen atasözleri vardır.
Atasözü :Bir düşünceyi,bir öğüdü az ve özlü kelimelerle anlatan ve nesilden nesile aktarılan sözlerdir. Kimlerden kaynaklandığı belli değildir.Daha çok sohbetlerde,nasihatlar verilirken,anlatılmak istenen düşünceyi kolaylaştırmak için kullanılır.İşte bazıları :
” Anasına bak kızını,kenarına bak bezini al.
” Ak akçe karagün içindir.
” Ağır kazan geç kaynar.
” Ağlarsa anam ağlar,gerisi yalan ağlar.
” Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
” Aslan yatağından belli olur.
” Atın ölümü arpadan olsun.
” Aç gözünü toz yabana gitmesin.
” Ağlayanın malı gülene yaramaz.
” Armudun iyisini ayı yer.
” Borç yiğidin kamçısıdır.
” Beş parmağın beşi bir değildir.
” Çalma kapımı,çalarlar kapını.
” Davulun sesi uzağa iyi gelir.
” Densizin hakkından imansız gelir.
” Dost başa düşman ayağa bakar.
” Dost karagünde belli olur.
” El atına binen tez iner.
” El öpmekle dudak aşınmaz.
” Elden gelen aş olmaz,o da vaktinde bulunmaz.
” El eli yıkar,el de döner yüzü yıkar.
” Erken öten horozun başını keserler.
” Erken giden yol,erken evlenen döl alır.
” Gülünü seven dikenine katlanır.
” Gülme komşuna,gelir başına.
” Hamama giren terler.
” Harmanda izi olmayanın sofrada yüzü olmaz.
” İşten artmaz ,dişten artar.
” İnsan ne oldum dememeli,ne olacağım demeli.
” Kurt dumanlı havayı sever
” Kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya.
” Kara günün dostu olmaz
” Kelin merhemi olsa kendi başına çalar.
” Kızını dövmeyen dizini döver.
” Kötü komşu insanı elek tekne sahibi yapar.
” Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur.
” Mal canın yongasıdır.
” Merhametten maraz doğar.
” Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
” Nikahta keramet vardır.
” Ne ekersen onu biçersin.
” Onacak oğlak bokundan belli olur.
” Öküz altından buzağı aranmaz.
” Para ile imanın kimde olduğu bilinmez.
” Sona kalan dona kalır.
” Sel gider ,kum yerinde kalır.
” Su içene yılan bile dokunmaz.
” Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır.
” Taşıma su ile değirmen dönmez.
” Üzüm üzüme baka baka kararır.
” Üzümü ye bağını sorma.
” Ustanın merdiveni olmaz.
” Yere bakan yürek yakar.
” Yatan aslandan gezen tilki yeğdir.
” Yiğidi öldür,hakkını yeme.
” Zorla davara giden köpekten hayır gelmez..
BÖLGEDE SÖYLENEN DEYİMLER :
” Ağzı açık kalmak.
” Baltayı taşa vurmak.
” Bir çuval inciri berbat etmek.
” Çarçur etmek.
” Çala kaşık yemek.
” Çıra gibi yanmak.
” Çöpe dönmek.
” Doğmamış bebeğe don biçmek.
” El atmak.
” Eli sopalı olmak.
” Göze girmek.
” Gıygaşık bırakmak.
” Her taşın altından çıkmak.
” İşe taş koymak.
” Kıran girmek.
” Köpeksiz köy bulmak.
” Ödü patlamak.
” Pişmiş aşa su katmak.
” Ocağına incir ağacı dikmek.
” Tamtakır olmak.
” Tası tarağı toplamak.
BATIL İNANÇLAR :
” Süpürgenin duvara dik dayanması.(Düşmanlar ayakta olur)
” Bıçak ve sabun elden verilmez.(Kavga edilir.)
” Eşiğe oturmak.(İftiraya uğranır.)
” Köpek uluması.(Ölüm olur.)
” Geceleyin ciklet çiğnenmez.(Ölü eti çiğnenir.)
” Karga gaklaması.(Bir haber ya da misafir gelir.)
” Salı günü işe başlanmaz.(İş sallantıda kalır.)
” Bayram gecelerinde sac ekmeği yapılmaz.((Seydiler merkezde.)
” Akşam tırnak kesilmez.
” Makasın ağzı açık bırakılmaz.
” Baykuşun konduğu ev harabe olur.
” Cuma vakti temizlik yapılmaz.
” Doğum yapan,evlenen kırklı kadınlar,kırk gün birbirlerini görmezler.
(Evlilikleri iyi gitmez)
” Cenaze kaldırıldıktan sonra yerine taş,un,soğan konulur.
” Tilki görmek uğur sayılır.
” Tavşan görmek,beslemek uğursuzluk sayılır.
” Kırk içindeki bebek;ilk geldiği eve girerken yüzüne un sürülür.(Uzun
Yaşasın diye.)Giderken kundağına ekmek yada yumurta konur.
” Yürüyecek çocuğun ayaklarına ip bağlanır.Cuma günü camiden ilk çıka
Na kestirilir.Buna köstek kesme denir.(Çocuk çabuk ve rahat yürümesi için.)
” Geç konuşan çocukların ağzında caminin anahtarı çevrilir.(Konuşması
İçin)
” Kırk içindeki bebek odada yalnız bırakılmaz.Yanına maşa ya da süpürge dayanır.
” Güneş batarken bebek yıkanmaz.
” Bebek haftanın hangi günü doğduysa o günlerde yıkanmaz.
” Bebeğe nazar değmesin diye gelen misafirin ayakkabısının altı delinir.
” Sac ekmeğinin ilki yenmez (Evli ise eşi ölür).
” Yeni doğan bebeğin kırkında banyo suyuna altın atılır,kevgirden su dökülür.
” Yeni doğan bebek;ilk yiyeceği veren insan gibi her şeyi sever ya da sevmez.
SEYDİLER’DE BAYRAMLAR
1-RAMAZAN BAYRAMI :
Aileler Ramazan ayı boyunca bayramı büyük bir sevinç ve heyecanla bekler.Bayram öncesi evde genel bir temizlik yapılır.Gelecek misafirler için başta baklava ve su böreği olmak üzere çeşitli yiyecekler hazırlanır. Bayramda giymek için yeni elbiseler alınır.Arife günü çocuklara banyo yaptırılır. Mezarlıklar ziyaret edilerek Kur’an okunur,dua edilir.Bazı köylerde mezarlıklarda Yasin-i Şerif okutularak gelenlere elma,armut,leblebi gibi yiyecekler dağıtılır.Bayram sabahı erken kalkılır. Yeni giyecekler giyilir. Erkekler bayram namazı kılmak için camiye gider.Bayram namazı kılındıktan sonra camideki cemaat birbirleri ile bayramlaşırlar.Eve gelinir. Aile bireyleri kendi aralarında bayramlaşır. Daha sonra bayramlaşmak için eve gelenlere şeker ikram edilir, kolonya dökülür. Yemek zamanı ise yemek verilir yada baklava,kadayıf gibi tatlılar ikram edilir. Çocuklara para verilebilir.Bayramda yakın akrabalar ile komşular ziyaret edilir.Bayram ziyaretlerine gidilirken genellikle bayram şekeri, çikolata ve lokum gibi tatlılar paket yaptırılarak götürülür.Bayramın birinci ve ikinci günleri Seydiler Çayır Mahallesi başta olmak üzere bazı köy ve mahallelerde aileler sıra ile öğle namazı için camiye gelen komşular ile misafirlere yemek ikram eder.
2-KURBAN BAYRAMI :
Bayram hazırlığı günler önce başlar.İmkanı olanlar kurbanlık alır. Kurbanlıklar güzel beslenir. Arife günü kurbanlıklara kına yakılır.Evde bayram temizliği yapılır. Yeni yeni giyecekler alınır, yiyecekler hazırlanır.Bayram sabahı erkenden kalkılır.Erkekler bayram namazı kılmak için camiye gider.Namazdan sonra camidekiler birbirleriyle bayramlaşır. Eve dönüldüğünde evdekiler kendi aralarında bayramlaşır. Kahvaltıdan sonra kurbanlık kesilecek yere götürülür. Kurban sahibi-sahipleri kurban için tekbir getirirler. Kurbanını kendileri kesemeyenler,kesmesini bilen birine sözlü vekalet vererek kurbanını kestirir. Kurban sahipleri kurbanın kesiminden sonra iki rekat namaz kılar. Kesilen kurban yüzülüp parçalara ayrıldıktan sonra eve götürülür.Ciğeri hemen pişirilir.Kurban etinden paylar hazırlanarak kurban kesemeyenlere dağıtılır.Bayram ziyaretlerine gidilirken,kurban kesmedilerse gidilen yere kurban eti götürülür.Evde kavurma yapılır.Gelen misafirlere yemekle beraber kavurma ikram edilir.Çayır Mahallesi ile bazı köy ve mahallelerde bayramın birinci ve ikinci günleri komşulara ve onlarla beraber gelen misafirlere yemekle beraber kavurma ikram edilir.Kesilen kurbanın başından elde edilen etler,sakatatları içine atılan kurban eti bir kazanda kaynatılır .İçine yeter miktarda sarımsak katılır.Bu sıcak karışım tepsi,tencere,tabak gibi kaplara doldurularak soğutulur.Bölgemizde yapılan bu yiyeceğe Kelle denir.Kelle soğuk olarak yenir.
Kurbanın derisi genellikle hayır kurumlarına verilir.Kurban koş ya da koyun ise, postları kurutularak seccade yapılır.Bayram süresince büyükler ve özellikle yaşlılar ziyaret edilerek onların gönlü hoş edilir.Hayır duaları alınır.
SEYDİLER’DE CENAZE :
Seydiler bölgesinde cenaze olduğu zaman Cami imamına haber verilir.İmam,cami hopörlerinden sela verir. Sela sonunda kimin vefat ettiği açıklanır.Vefat olayını duyanlar cenaze olan eve gelirler, başsağlığı dileyerek yapılması gereken işlerde üzerlerine düşen görevleri yaparlar.Üç dört kişi mezar kazmaya gider.Uzaktaki hısım ve akrabalara haber verilir.Cenaze yıkanıncaya kadar mezar kazılmış olur.Mezar kazanlara başta haşlanmış tavuk olmak üzere yemek gönderilir. Yıkanan cenaze kefenlenir,tabuta konulur.Vefat eden kadın ise tabutun baş kısmına bir yemeni bağlanır.Cenazeye gelenler cenaze sahibi ve yakınlarına başsağlığı dileyerek onların acılarını paylaşır.Cenaze namazı kılmak için saf tutulur. Cenaze namazı sonrası mevta mezarlığa götürülür.Ölen kişinin en yakınlarında iki kişi mezara iner ve ölen kişiyi mezara sağ tarafı kıbleye gelecek şekilde ve de sol omuzunun altı toprakla doldurularak yüzü kıbleye dönük vaziyette konur.Önceden hazırlanan mezar tahtaları ile mevtanın üstü örtülür.Üzerine cenazeye gelenler tarafından toprak atılır. Bu sırada mezarlıkta Kur’an okunur.Kur’an okunurken mezarlığa gelenlere leblebi, simit gibi yiyecekler dağıtılır.Gömme olayı bitince imam tarafından Telkin verilir. (Dini bir görevdir.) Cenaze evine geri dönülür ve cenaze evi gelen misafirlere yemek ikram eder.Ertesi günü bayanlar ölenin mezarı başına giderler. Kur’an okuyup dua edilir ve gelenlere leblebi,üzüm dağıtılır.Bu olaya Ağız Açma denir.Üçüncü gün cenaze evi tarafından yağlı gözleme yapılır ve bütün komşulara üçer adet dağıtılır.(Genellikle köy ve mahallelerde.) Yedinci gün mezarı başında yine kadınlar toplanarak Kur’an okutulur ya da evdekadınlar tarafından mevlüt merasimi yapılır.İlçe merkezinde ise küçük bir ekmekle birlikte komşulara tahin helvası dağıtılır.Bazı cenaze sahipleri ölenin toprağa verilişinin kırkıncı ya da elli ikinci gecesi yada günü evlerinde,genellikle de camilerde mevlüt okutur.Bu mevlütler genellikle yemekli olur ve mevlüde gelenlere yemek ikram edilir.Yemeklerde;Mercimek çorbası,etli pilav, salata ,komposto, baklava, tulumba vb tatlılardan biri ile düğün böreği ikram edilir.